10 Ekim 2010

"Ölümden gerçekten korkmaya başladığında hayatın değerini anlıyorsun."

1994 - Leon Filminden

29 Eylül 2010

“Nedense, hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendi üstlerine çektikleri için, alaka ve merhamet göstermek isteriz.”


“İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor.”


Sabahattin Ali – “Kürk Mantolu Madonna” Kitabından Alıntılar



18 Temmuz 2010

Bir Daha Sevdim...

-'Oof! ..' dedi.
-'Ne oldu?' dedim.
-'Hiiç...' dedi.
-'Herseyi bırak gel benimle' dedim.
-'Olur mu? ! ..' dedi.
-'Topu topu bir tabak fazla koyarız soframıza' dedim.
-'Olmaz!' dedi.
-'Neden?' dedim.
-'Aynı tabaktan yeriz...' dedi.
Bir daha sevdim...

Küçük İskender

13 Temmuz 2010

Bir Varmış Bir Yokmuş

"bana bir varmış de
bir yokmuş deme
içime dokunuyor..."

Can Yücel

17 Haziran 2010

Kirpiler ve Yalnızlık

Bir okuyucum, Alvaro Conegundes, Buzul Çağı döneminde pek çok hayvanın nasıl soğuktan donarak öldüğünü anlatıyor. Kirpiler de durumun farkına varmışlar, soğuktan korunmak ve kendilerini koruyabilmek için birbirlerine iyice sokulma kararı almışlar.

Ama sırtlarındaki oklar birbirlerine batınca ayrılmışlar ve hepsi kendi yollarına gitmişler.

Soğuk devam ettikçe de birer birer donarak ölmeye devam etmişler. Sonunda bir karar vermeleri gerekmiş: Ya ölüp yeryüzünden silinecekler ya da dikenlerine rağmen birleşip birbirlerine sokulmayı göze alacaklar.

Akıllıca davranmışlar ve birlik olmuşlar. En önemli şey donmamak için her kirpinin bir diğerinin sıcaklığından faydalanması olduğundan, dikenlerin batmasına aldırmadan iyice birbirlerine sokulmuş, bu yarı ilişkinin getirdiği küçük yaralarla yaşamayı öğrenmişler.

Ve hayatta kalmışlar.

PAULO COELHO

09 Mayıs 2010

Asla Geri Dönme

Dün yine bütün gün seni düşündüm
Yanından geçince kırmızı güllerin
Aklıma geldi yine öpüştüğümüz gün
Tadı hala dudaklarımda

Bir tek dileğim var
Sana yalvarsam bile
Ayağına kapanıp ağlasam bile
Asla geri dönme
Çok istesen bile
Aşkımdan tutuşup yansan bile

Duydum ki yırtmışsın yazdığım mektupları
Bir daha hiç çalmamışsın sana yaptığım şarkıyı
Seni her şeyden çok istiyorum demiştin
O sözlerin hala kulaklarımda

Bir tek dileğim var
Sana yalvarsam bile
Ayağına kapanıp ağlasam bile
Asla geri dönme
Çok istesen bile
Aşkımdan tutuşup yansan bile

Bora Uslusoy

Maria Eladia'ya.
Çünkü kayıp olan yakıldığında
Sonraki hasat daha yeşil olacaktır

2003 - 21 Grams Filminden

29 Nisan 2010

“Bir yalan, insanın doğruluk karşısında ezilebileceği korkusunun bir anlatımıdır çoğu zaman. İnsanın kendi küçüklüğünün, korkusunu duyduğu günahın bir yansısıdır.” (Franz Kafka)


Gustav Janounch – “Kafka ile Söyleşiler” Kitabından Alıntı

30 Mart 2010

Yokluğun Tadı

Acılı ruh, didinmeye düşkün eskiden,
Umut, ki mahmuzu can katardı çabana,
Artık sürücün olmaz! Utançsız yatsana
Kocamış at, her engele takılıp giden.

Katlan, yürek; ağır uykuna dal şimdiden.

Yenilmiş , bitkin ruh! Koca serseri, sana
Artık ne uğraşıdan tat var, ne sevgiden;
Kalsın flüt iç çekişten, boru ezgiden!
Zevkler, ilişmeyin bir küskün, bezmiş cana!

Canım ilkyazın kokusu gitti yabana!

Zamandır her dakika beni yutup yiyen
Sonsuz kar donmuş bir gövdeyi sararcana;
Yukardan baktığım yeryuvarlağı bana
Bir sığınak göstersin istemem yeniden.

Çığ, götürür müsün düştügünde beni sen?

Charles Baudelaire

21 Mart 2010

Lucy - Ben ne kadar bensem, sen ne kadar oysan,
sen de o kadar bensin ve biz hep beraberiz.
Jude - Çok doğru bu. Doğru.
Jude - Hiç kimsenin herkes olduğu yerde
biri, herhangi biri olabilir.

2007 - Across The Universe Filminden Replik
İdealistleri ezebilirsiniz ama ideallerini ezemezsiniz!

2007 - Across The Universe Filminden Replik

22 Şubat 2010

"Fran: Manny nerde?
Bernard: Ayrıldı. Ayrılacağını hep biliyordum.
İnsanları sevip, besleyip baktığında bunu yapıyorlar."

2000 - Black Books Dizisinden Replik

14 Şubat 2010

"Tanrı'nın gözünde günah nedir, var mı söyleyebilecek biri?"

1995 - The Scarlet Letter Filminden Replik
"Hester: Bu harf (A) bir amaca hizmet etti. Her ne kadar niyetlendikleri kişi için olmasa da.
Öyleyse neden burada kalayım?
Onlar tarafından kabul görmek için mi?
Onlar tarafından evcilleştirilmek için mi?

Arthur: Kusursuz bir dünya yoktur Hester.

Hester: Hayır, kusursuz değil.
Ama buraya yeni bir dünya kurmak için gelmiştik."

1995 - The Scarlet Letter Filminden Replik
"Sevgi ve nefret ne kadar da yakınlar. Birisine ötekinden daha az bağlı değiliz."

1995 - The Scarlet Letter Filminden Replik

12 Ocak 2010

"Sanırım, insan denilen bu lanet olası komedi, kendini bu şekilde sürdürüyor. Nesilden nesile geçerek."

1998 - The Big Lebowski Filminden Replik

11 Ocak 2010

"Tanrı'ya inanmıyorum ama ondan korkuyorum."

1995 - The Usual Suspects Filminden Replik
"Şeytanın yaptığı en büyük kurnazlık, tüm dünyayı yaşamadığına inandırmakmış."

1995 - The Usual Suspects Filminden Replik

2008 - Transsiberian Filminden Replikler

"Bu, siyah beyaz bir dünya değil. Gerçeğin ışığında rengarenk bir dünya.
Siyah ve beyaz.
İyilik ve kötülük.
Doğru olan ve yanlış olan şeyler.
Her zaman bir seçim vardır.
Ama inançla birlikte, kolay olan seçilir."

"Jassie - Sanırım uzun zamandır yollardasın.
Abby - Yaklaşık iki yıldır.
Jassie - Evini özlemiyor musun?
Abby - Hayır, hasret çekecek kadar sevdiğim bir evim olmadı."

"Bütün şeytanlarım ölürse, meleklerim de ölür. (Tennessee Williams)"

"Roy - Çok yer gezmişsin, değil mi?
Carlos - Hayat bir yolculuktur zaten, varış noktası değil."

"Kurduğun hayallerin, yapmak istediklerinin hiç bir önemi yok. Sen gözünü çörekten ayırma ama çöreğin üzerindeki şekerlemeden değil."

"Jassie - Keşke seninle daha önceleri tanışsaydık.
Carlos - Öyle mi?
Jassie - Evet.
Kafayı boşaltmanın en güzel yolunun düzüşme olduğu zamanlarda."

"Hayat her zaman çayırlarda yürütmüyor insanı, değil mi? Yaşamak için hala yollar arıyoruz."

"Grinko - Biz Rusların bir sözü vardır: 'Bu dünyada yalanlarla bir yere gidebilirsiniz, ama asla geri dönemezsiniz.' "

10 Ocak 2010

Aslında bütün çocuklar zengindir. Doğaldırlar, dürüsttürler, dünyaya gözbebeklerinin hakkını vere vere, renkli renkli, zengin zengin bakarlar. Sonra, doğallıklarını, dürüstlüklerini kaybetmeye başlarlar. Doğallıklarını ve zengin bakış açılarını, ana babalarına, öğretmenlerine, müfredatlarına, komşu teyzelerine ödünç vermeye başlarlar ve giderek fakirleşirler. Dikdörtgen olur dünyaları, yalnızca parayı görürler. Belki çok para kazanırlar ama artık fakirdirler.

Çocuklar çoğunlukla kendilerini terk ederler büyürken, doğadan, kendilerinden, hatta yıldızlardan uzaklaşmaya başlarlar. Kendi vücutları içindedirler, göğün altında, toplumun ortasında gözükürler ama orada yokturlar, terk etmişlerdir. Kendi varlıklarını, toplumu, doğayı terk etmişlerdir. Yaşamı terkilerinde taşırlar, kendilerince ciddi işlerle uğraşıp yaşamı yedekte yaşarlar, gerçek benliklerini yedekte tutarlar. Yabancılaşırlar, maskeli yaşarlar, dünyaya donuk yüzlerle bakarlar, zanginliklerini yitirirler.

Üstün Dökmen'in "Ladesçi" Kitabından Alıntı

02 Ocak 2010

Dr. Blake: Bugün, birçok insan duygularının birçoğunu korkuyla yer değiştirdi. Hepsinin bir sürü hayali ama çok az sayıda gerçekliği var...
bu durum hepimizi korkak yapıyor.

Veronika: Azınlıkta olanları bile mi?

Dr. Blake: Özellikle de onları.

2009 - Veronika Decides To Die Filminden Replik
Delilik, fikirlerimizle iletişim kuramamamızdır. O yüzden hepimiz bir dereceye kadar deliyiz. Deliliği kontrol kaybıyla bağdaştırmayın. İki seçeneğiniz var: ya zihninizi kontrol edersiniz yada zihniniz sizi kontrol eder.

2009 - Veronika Decides To Die Filminden Replik
Dr. Blake: Demek ilaç çalıp kendini öldürmenin kolay olduğunu düşündün?

Veronika: Pisliğin tekisin.

Dr. Blake: Kendini öldürmende işbirliği yapmadığım için mi?

Veronika: Çünkü insanların ruhlarıyla oynamayı seviyorsun. Senden nefret ediyorum.

Dr. Blake: Gerçekten mi? Bana bundan bahsetsene.

Veronika: Pekala. Aptal masandan nefret ediyorum ve çirkin kravatlarından nefret ediyorum. Ve gülünç çoraplarından nefret ediyorum. Ve buradaki herkesten nefret ediyorum. Ve ailemden de nefret ediyorum çünkü ellerindeki son kuruşa kadar beni bu hayvanat bahçesinde tutmak için harcıyorlar. Tanrım sadece bir an olsun da kendi hayatlarını yaşasalar! Buraya onun için mi geldiler? Dünyadaki herkesle aynı olmak için mi? Ve ofisimdeki kazandığı paranın onları bir bok yaptığını düşünen pisliklerden de nefret ediyorum. Ve herşeyden çok metroda, rüyalarını unutmuş olan, hatta bir rüyası olduğunu bile unutmuş olan zombilerden nefret ediyorum!

Dr. Blake: Senin için bazı korkunç haberlerim var.

Veronika: Bundan daha korkunç ne olabilir ki?

Dr. Blake: Kendini daha iyi hissediyormuşsun gibi anlaşılıyor. Lütfen bana dürüstçe cevap ver. Kendini daha iyi hissetmek daha iyi bir his değil mi? Kral ve zehirlenmiş kuyu hikayesini duydun mu hiç?

Veronika: Claire'ın saçma hikayesi mi?

Dr. Blake: Onu uydurdu mu sanıyorsun?

Veronika: Bunu tahmin etmem gerekirdi! Senin gerçekliği muhteşem tasvirin bu mu?

Dr. Blake: Gerçeklik çoğunluğun zorunlu kıldığı şeydir. Her zaman en iyisi yada en mantıklısı olmak zorunda değildir ama bir bütün olarak toplumla bağdaşmış olan şeylerdir. Bazı şeyler hisle yönlendirilir. Diğerleri insanların doğru olduğunu düşündüğü şekli alana kadar düzeltilir. Mesela Q klavye. Neden böyle olduğunu biliyor musun?

Veronika: Bunu düşünecek vaktim olmadı.

Dr. Blake: Daktilo ilk keşfedildiği zamanlarda harfler alfabetik sırayla dizilmişlerdi. Birisi çok hızlı yazı yazmaya başladığında tuşlar bozulmaya başladı. Daha sonra bir adam, Sholes, Q klavyeyi keşfetti ve insanlara daha yavaş yazmalarını tavsiye etti.

Veronika: Ve?

Dr. Blake: Eee... bu gerçek bir hikaye.

Veronika: Sen tam bir delisin bunu biliyor muydun? Buradaki hastalara böyle iyimser düşünceler satıyorsun ama dışarıdaki insanlardan bir farkları yok, çünkü senden farklı değiller.

Dr. Blake: Pekala, bunu basit bir düşünce olarak kabul edebilirim. Sadece deli bir insan bunu rahatlatıcı veya iyimserlik olarak değerlendirebilir. Ayrıca burada moda endüstrisine saldırarak toplumun değerlerine zarar vermekle suçlanan sen değil misin?

Veronika: Onu yazdığım zaman kafam güzeldi.

Dr. Blake: O zaman bunu kendini öldürmek için bulduğun birincil sebep olarak kabul etmemeliyim.

Veronika: Doğru olduğum yanlar var.

Dr. Blake: Neredeyse güldün. Gelişmeye başka bir işaret.

Veronika: Cehenneme git!

2009 - Veronika Decides To Die Filminden Replik
Bazen herkesten uzak olmak, hatta sevdiklerimizden bile...

insanların sakinleşmesine yardımcı olur.

2009 - Veronika Decides To Die Filminden Replik
Sana burasıyla ilgili bir hile söyleyeyim.

Bu bir hikaye.

Bir zamanlar...

bütün krallığı yok etmek isteyen bir büyücü varmış. Ve bunu yapmak için vatandaşların içmesi için kuyuya sihirli bir iksir boşaltmış. Onun tadını alan herkes sonunda delirecekmiş. Kral halkının o kadar değiştiğini gördükten sonra dehşete düşmüş. Şehri terk etmeye hazırlanırken kraliçe onu durdurmuş demiş ki: ''Biz de o kuyudakinden içelim, biz de onlar gibi oluruz.'' Böylece, onlarda bu ortak kullanılan delilik kuyusundaki sıvıdan içmişler ve onlar da hemen halkları kadar delirmişler. Böylece kral tekrar barış içerisinde halkına hükmetmeye devam etmiş...

ta ki hayatının sonuna kadar.

Yani...

etrafındaki insanlar gibi düşünmeyi öğrenip bunu yapmayı başarırsan herşeyden olduğu gibi kendinden de vazgeçebilirsin.

Sence dışarıdakiler bizden daha mı az deli?

2009 - Veronika Decides To Die Filminden Replik
Yeşil artık yeni siyah.

Kimse herkesin delirdiğini göremiyor mu? Neden herşeyi olduğu gibi görmekten bu kadar çok korkuyoruz? Buna benzer sloganlar asıl önemli olan şeylere verdiğimiz dikkati üzerine çekebilir. Başka çıkış yolu yok. İnsanların, kendimi öldürmemin sebebinin yaşadığımız dünyanın toptan delirmesi olduğunu bilmesini istiyorum.

Bu gerçek dünya değil.

Elveda.

2009 - Veronika Decides To Die Filminden Replik
Pekala, bir bakalım.

Benim depresyonda olduğuma yada her neyse, karar verdikten sonra beni ilaç tedavisine almaya karar verdiniz doğru mu? Biliyorum birçok insan bunlardan alıyor ve iyi oluyorlar. Gerçekten.


Buradan çıkmalı ve yeni anti-depresanlarımla işe geri dönmeliyim. Ailemle bir yemek yemeli ve onları daha iyi olduğuma ve artık normal bir insan olduğuma, onlara artık sorun çıkarmayacağıma ikna etmeliyim.


Bir gün bir adam bana evlenme teklif eder. Bu oldukça hoş olacak ve ailemi mutlu edecek.
İlk bir sene boyunca durmadan sevişiriz. İkinci ve üçüncü sene gitgide azalır. Ama tam birbirimize dayanamaz hale geldiğimiz zaman hamile kalırım. Çocuklarla ilgilenmek, iş yerinde uğraşmak, ev kredisi ödemek bir süre evliliğimizdeki istikrarı korur. Ama on sene sonra problemler baş gösterecek çünkü ben çok meşgul ve çok yorgun olacağım. Ve şunu farkedeceğim. Onu öldürmek isteyeceğim, metresini öldürmek isteyeceğim, kendimi öldürmek isteyeceğim. Bunu da atlatacağız.

Birkaç sene sonra, başka biri olacak. Bu defa bilmemezlikten geleceğim, çünkü bu sefer tekrar sorun çıkarmaya değmeyecek. Geri kalan günlerim böyle geçecek, zaman zaman çocuklarımın benim yaşadığımı hayatı yaşamaması için dua edeceğim, geri kalan zamanlarda, gizlice beni modellerim oldukları için mutlu olacağım.


Ben iyiyim. Gerçekten.

2009 - Veronika Decides To Die Filminden Replik